EY-Parthenon (EYP), küresel ölçekte ve Türkiye'de atık yönetimi ile geri dönüşüm pazarındaki gelişmelere ilişkin analiz yayımladı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, EY (Ernst & Young) çatısı altında 120 ülkede 9 binden fazla danışmanı bünyesinde barındıran EYP'nin Türkiye ekibi tarafından hazırlanan çalışma, atık yönetimi ile geri dönüşüm konularını kapsamlı bir şekilde ele aldı.
Analize göre, Avrupa Birliği (AB) Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve Atık Çerçeve Direktifi gibi düzenlemelerle küresel geri dönüşüm pazarı büyümeye devam ediyor. 2035 yılına kadar AB'de belediye atıklarının yüzde 65'inin geri dönüştürülmesi hedeflenirken, dünya genelinde de atık yönetimi politikaları giderek sıkılaşıyor.
Küresel düzenlemeler ve artan atık miktarları geri dönüşüm sektöründe yeni pazar fırsatları yaratırken, altyapı eksikliği ve tüketici farkındalığının yetersizliği ise dönüşüm sürecinde yaşanan temel zorluklar olarak öne çıkıyor.2020'de 2,1 milyar ton olarak hesaplanan küresel belediye atık miktarının, yüzde 1,9 yıllık bileşik büyüme oranı (YBBO) ile 2050'de 3,8 milyar tona ulaşması bekleniyor. Türkiye'nin belediye atık miktarı ise "Sıfır Atık Projesi" gibi uygulamaların yardımıyla, 2020-2022 yılları arasında yüzde 3,2 YBBO ile 32,4 milyon tona geriledi. Buna rağmen geri dönüştürülen miktar 2022'de AB ortalamasında yüzde 49 iken, Türkiye'de ise yüzde 30'da kaldı.
Türkiye'nin toplam yerel atık miktarı, 2020-2022 yılları arasında yüzde 2,1 YBBO ile artarak 109,2 milyon tona ulaştı. En büyük atık kaynakları arasında imalat sanayi (özellikle metal, kimya ve plastik), termik santraller ve hane halkı yer aldı. Tekstil ve çelik gibi önemli dönüşüm sektörlerinde teknolojik yatırımlar ve talep artarken, rekabetin giderek hızlanması öngörülüyor. - Geri dönüşüm ekosistemi gelişiyor Türkiye'de sektöre yeni oyuncuların devreye girmesinin yardımıyla 2022'de atık işleme tesisi sayısı, hızla artarak 3 bin 136'ya yükseldi. Ülkede geri dönüşüm ekosistemi hızla genişlemesine rağmen geri dönüşüm hedeflerine ulaşmak için daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.Sıfır Atık Projesi ile Türkiye'de toplam geri dönüşüm oranı 2023'te yüzde 34,92'ye çıkarken, 2035 yılına kadar bu oranın yüzde 60'a ulaşması hedefleniyor.
Bu yıl hayata geçmesi planlanan Depozito Yönetim Sistemi (DYS) ile ambalajlı içecekler için belirli bir depozito bedeli uygulanarak ambalajların geri iadesinin teşvik edilmesi, bu sayede geri dönüşüm oranlarının artırılması ve atık yönetim süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi amaçlanıyor. DYS'nin devreye girmesiyle, yılda yaklaşık 25 milyar ambalajın geri kazanılması ve ekonomiye 520 milyon avro katkı sağlaması planlanıyor.Analizde, Türkiye'nin geri dönüşüm sektöründeki büyüme potansiyelinin, geri dönüşüm hedeflerine ulaşmada kilit rol oynayabilecek bazı stratejik faktörlerle şekillenebileceği vurgulandı.
Buna göre, çelik, tekstil ve plastik gibi yüksek geri dönüşüm potansiyeline sahip sektörlerde yeni tesislerin kurulması; atık işleme ve geri dönüşüm tesislerinde kapasite artırımı; geri dönüşüm sektörüne özel sanayi bölgelerinin kurulmasıyla büyükşehirlerde atık yönetiminin iyileştirilmesi ve mevcut tesislerde yenilenebilir enerji kullanımının teşvik edilmesi gerekiyor.
Dijital izleme sistemleri ve ayrıştırma teknolojilerinin yaygınlaşması, geri dönüşüm süreçlerinde de verimliliği artırıyor. Türkiye'nin AR-GE yatırımları ve genç nüfus avantajıyla, geri dönüşümü hızlandırarak küresel rekabetçiliğini artırması bekleniyor. Geri dönüşüm sektörünün sürdürülebilir büyümesini desteklemek ve artan enerji maliyetlerini dengelemek amacıyla vergi muafiyetleri, teşvikler ve finansal destek mekanizmalarının genişletilmesi, atık ayrıştırma farkındalığının artırılması ve depozito yönetim sistemlerinin yaygınlaştırılmasıyla döngüsel ekonomiye geçişin hızlanması ve geri dönüşüm sektörüne ivme kazandırması da öngörülüyor.- "Yatırımlar ve sektörel regülasyonlara uyum hızlandırılmalı"Açıklamada görüşlerine yer verilenlerden EY-Parthenon Türkiye Strateji Hizmetleri Lideri Kağan Karamanoğlu, geri dönüşüm sektörünün, çevresel bir sorumluluğun yanı sıra ekonomik büyümenin önemli bir unsuru olduğunu belirtti.Küresel düzenlemeler ve geri dönüşüm hedeflerinin, döngüsel ekonomi iş modellerini zorunluluktan öte stratejik bir fırsata dönüştürdüğünü vurgulayan Karamanoğlu, "Türkiye'de sanayi ve atık yönetimi sektörünün dijitalleşme, finansal teşvikler ve yenilenebilir enerji entegrasyonuyla rekabet avantajı elde edebileceğini düşünüyoruz. Bu noktada geri dönüşüm hedeflerine ulaşmak için yatırımlar ve sektörel regülasyonlara uyumun hızlandırılması, kritik önem taşıyor." ifadelerini kullandı.EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı ise Türkiye'de geri dönüşüm sektörünün, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda büyük bir büyüme potansiyeline sahip olduğuna değindi.Döngüsel ekonomi iş modellerinin yaygınlaşması, teknolojik yenilikler ve altyapı yatırımlarının, sektörü hızla dönüştürebileceğini aktaran Çamlı, şunları kaydetti:
"Büyük şehirlerde atık yönetiminin iyileştirilmesi, dijitalleşme ve özel sektör yatırımları, geri dönüşüm oranlarını artırarak Türkiye'nin küresel pazarlarda rekabet etme gücünü daha da kuvvetlendirecek. Türkiye'nin 2035 hedeflerine ulaşması için kamu ve özel sektör işbirliği, yenilikçi iş modelleri ve stratejik yatırımlar kritik bir öneme sahip."
Analize göre, Avrupa Birliği (AB) Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve Atık Çerçeve Direktifi gibi düzenlemelerle küresel geri dönüşüm pazarı büyümeye devam ediyor. 2035 yılına kadar AB'de belediye atıklarının yüzde 65'inin geri dönüştürülmesi hedeflenirken, dünya genelinde de atık yönetimi politikaları giderek sıkılaşıyor.
Küresel düzenlemeler ve artan atık miktarları geri dönüşüm sektöründe yeni pazar fırsatları yaratırken, altyapı eksikliği ve tüketici farkındalığının yetersizliği ise dönüşüm sürecinde yaşanan temel zorluklar olarak öne çıkıyor.2020'de 2,1 milyar ton olarak hesaplanan küresel belediye atık miktarının, yüzde 1,9 yıllık bileşik büyüme oranı (YBBO) ile 2050'de 3,8 milyar tona ulaşması bekleniyor. Türkiye'nin belediye atık miktarı ise "Sıfır Atık Projesi" gibi uygulamaların yardımıyla, 2020-2022 yılları arasında yüzde 3,2 YBBO ile 32,4 milyon tona geriledi. Buna rağmen geri dönüştürülen miktar 2022'de AB ortalamasında yüzde 49 iken, Türkiye'de ise yüzde 30'da kaldı.
Türkiye'nin toplam yerel atık miktarı, 2020-2022 yılları arasında yüzde 2,1 YBBO ile artarak 109,2 milyon tona ulaştı. En büyük atık kaynakları arasında imalat sanayi (özellikle metal, kimya ve plastik), termik santraller ve hane halkı yer aldı. Tekstil ve çelik gibi önemli dönüşüm sektörlerinde teknolojik yatırımlar ve talep artarken, rekabetin giderek hızlanması öngörülüyor. - Geri dönüşüm ekosistemi gelişiyor Türkiye'de sektöre yeni oyuncuların devreye girmesinin yardımıyla 2022'de atık işleme tesisi sayısı, hızla artarak 3 bin 136'ya yükseldi. Ülkede geri dönüşüm ekosistemi hızla genişlemesine rağmen geri dönüşüm hedeflerine ulaşmak için daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.Sıfır Atık Projesi ile Türkiye'de toplam geri dönüşüm oranı 2023'te yüzde 34,92'ye çıkarken, 2035 yılına kadar bu oranın yüzde 60'a ulaşması hedefleniyor.
Bu yıl hayata geçmesi planlanan Depozito Yönetim Sistemi (DYS) ile ambalajlı içecekler için belirli bir depozito bedeli uygulanarak ambalajların geri iadesinin teşvik edilmesi, bu sayede geri dönüşüm oranlarının artırılması ve atık yönetim süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi amaçlanıyor. DYS'nin devreye girmesiyle, yılda yaklaşık 25 milyar ambalajın geri kazanılması ve ekonomiye 520 milyon avro katkı sağlaması planlanıyor.Analizde, Türkiye'nin geri dönüşüm sektöründeki büyüme potansiyelinin, geri dönüşüm hedeflerine ulaşmada kilit rol oynayabilecek bazı stratejik faktörlerle şekillenebileceği vurgulandı.
Buna göre, çelik, tekstil ve plastik gibi yüksek geri dönüşüm potansiyeline sahip sektörlerde yeni tesislerin kurulması; atık işleme ve geri dönüşüm tesislerinde kapasite artırımı; geri dönüşüm sektörüne özel sanayi bölgelerinin kurulmasıyla büyükşehirlerde atık yönetiminin iyileştirilmesi ve mevcut tesislerde yenilenebilir enerji kullanımının teşvik edilmesi gerekiyor.
Dijital izleme sistemleri ve ayrıştırma teknolojilerinin yaygınlaşması, geri dönüşüm süreçlerinde de verimliliği artırıyor. Türkiye'nin AR-GE yatırımları ve genç nüfus avantajıyla, geri dönüşümü hızlandırarak küresel rekabetçiliğini artırması bekleniyor. Geri dönüşüm sektörünün sürdürülebilir büyümesini desteklemek ve artan enerji maliyetlerini dengelemek amacıyla vergi muafiyetleri, teşvikler ve finansal destek mekanizmalarının genişletilmesi, atık ayrıştırma farkındalığının artırılması ve depozito yönetim sistemlerinin yaygınlaştırılmasıyla döngüsel ekonomiye geçişin hızlanması ve geri dönüşüm sektörüne ivme kazandırması da öngörülüyor.- "Yatırımlar ve sektörel regülasyonlara uyum hızlandırılmalı"Açıklamada görüşlerine yer verilenlerden EY-Parthenon Türkiye Strateji Hizmetleri Lideri Kağan Karamanoğlu, geri dönüşüm sektörünün, çevresel bir sorumluluğun yanı sıra ekonomik büyümenin önemli bir unsuru olduğunu belirtti.Küresel düzenlemeler ve geri dönüşüm hedeflerinin, döngüsel ekonomi iş modellerini zorunluluktan öte stratejik bir fırsata dönüştürdüğünü vurgulayan Karamanoğlu, "Türkiye'de sanayi ve atık yönetimi sektörünün dijitalleşme, finansal teşvikler ve yenilenebilir enerji entegrasyonuyla rekabet avantajı elde edebileceğini düşünüyoruz. Bu noktada geri dönüşüm hedeflerine ulaşmak için yatırımlar ve sektörel regülasyonlara uyumun hızlandırılması, kritik önem taşıyor." ifadelerini kullandı.EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı ise Türkiye'de geri dönüşüm sektörünün, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda büyük bir büyüme potansiyeline sahip olduğuna değindi.Döngüsel ekonomi iş modellerinin yaygınlaşması, teknolojik yenilikler ve altyapı yatırımlarının, sektörü hızla dönüştürebileceğini aktaran Çamlı, şunları kaydetti:
"Büyük şehirlerde atık yönetiminin iyileştirilmesi, dijitalleşme ve özel sektör yatırımları, geri dönüşüm oranlarını artırarak Türkiye'nin küresel pazarlarda rekabet etme gücünü daha da kuvvetlendirecek. Türkiye'nin 2035 hedeflerine ulaşması için kamu ve özel sektör işbirliği, yenilikçi iş modelleri ve stratejik yatırımlar kritik bir öneme sahip."